Kocaeli 295. hafta: İnsan hakları karnesi kırıklarla dolu
295.hafta Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformunun basın açıklamasına hoş geldiniz. 10 Aralık tarihi İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin kabul edildiği ve uygulamaya koyulduğu tarihtir. İnsan onurumun gözetildiği bir dünya için herkesin insan olmasından dolayı var olan haklarının korunması için Birleşmiş Milletlere üye devletler tarafından ilan edildiği bir tarihtir.
Fakat ne yazık ki dünyada ve ülkemizde insan haklarına yeterince önem verilmemektedir. Devletlerin silahlanmaya ve savunmaya harcadığı paralar, insanlığın daha çok fakirleşmesine eğitime, sağlığa ve beslenmeye daha az harcama yapılmasına neden olmaktadır. İnsanların kendi elleriyle fütursuzca yaptıkları silahlar yüzünden insanların yaşam hakları ellerinden alınmaktadır. NATO’nun aldığı füze kalkanı projesi ile insanlık bir defa daha tercihini iyi yönde kullanamamıştır..
2010 yılı içersinde insanlık adına en kötü olay Gazze’ye İnsani yardım getiren konvoya yapılan saldırıydı. Ortadoğu’da gücü elinde bulunduranlar kendinden olmayanları ezmeye ve insan onurunu çiğnemeye devam etmektedirler. Buna seyirci kalanlar da insanlık suçuna ortak olmuşlardır.
Kendi elimizle yaşanabilir dünyamızı kirletmeye devam etmekteyiz. Denizlerimiz, sularımız petrol atıklarıyla, kimyasal atıklarla kirletilmekte insanların çevre ile olan bağı koparılmaktadır. Hızlı ve plansız şehirleşme ile insanın toprak ile dostluğu sekteye uğramaktadır. İnsan olarak temiz ve yaşanabilir bir çevre hakkı elimizden alınmaktadır.
Bir yandan insanlar fazla kilolardan kurtulmak için para harcarken, Afrika’da ve dünyanın değişik yerlerinde açlık ve susuzlukla insanların yaşam hakları adaletin, ekmeğin adil bir biçimde dağıtılmamasından kaybetmektedirler. BM yaptığı araştırmada açlık çeken insanların sayısının 1 milyardan fazla olduğu belirtilmiştir.
Başörtülü kadınlara yapılan ayrımcılık üniversitelerde toplumsal bir uzlaşma ile çözümlenmiş olmasına karşın hala kamusal alan ve farklı laiklik tanımlamasıyla kadınların iş hayatında ve siyasetteki ayrımcılıkları devam etmektedir.
Hasta haklarının korunması yönünde özel hastaneler ve üniversite hastanelerinde de hasta hakları ve hasta hakları kurulları ile ilgili gerekli düzenlemeler yapılmalı.Vatandaşların haklarını arayacağı ilgili hasta hakları birimleri kurulmalı ve kurullar aktif olarak çalıştırılmalıdır.
İnsanlar hakkını özgür bir biçimde şiddet içermeden, başkasına zarar vermeden arayabilmelidirler. Bunu yaparken hiçbir şekilde baskıya ve şiddete maruzda bırakılmamalıdırlar. Şiddet ne hak arayan için ne de görevi insanların güvenliğini sağlamak olan kolluk kuvvetlerinin işi olmamalıdır.
Doğuda ve batıda yaşayan insanların İslam kardeşliği çerçevesinde kucaklaşmalı, birbirlerinin hallerini anlayarak barış içerisinde yaşamayı gerçekleştirmek için çaba sarfetmelidirler. Türkiye Ceylanları ve Seraplarını bir daha kaybetmemelidir.
Türkiye’nin de üye olduğu AİHM’e başvuran ülkeler sıralamasında 2.olması ve alınan aleyhte kararlarda %86’sında mahkum edilmesi ülkemiz adına çok iç açıcı bir durum değildir. Refarandumda alınan kararla Anayasa Mahkemesinde bireysel başvuru hakkının getirilmesi önemli olmakla beraber Yüksek Mahkemeden sonucunu alamayan yine AİHM’e gidecektir. Önemli olan bu sürece varmadan insan haklarını en üst düzey standarda çıkartarak ihlallerin oluşumunu engellemek olmalıdır. Bununda yolunun kısmi anayasa değişikliği ile değil insan hakları standardını en yüksek düzeyde koruyan ve gözeten bir mutabakat metni olan yeni bir sivil anayasa ile sağlanabileceğini düşünmekteyiz.
İnsan hakları ihlallerinin yaşanmadığı, insan onurunun gözetildiği bir dünya ve Türkiye temenni ediyoruz.
Kocaeli Gönüllü Kültür Teşekkülleri Platformu Bileşeni
MAZLUMDER Kocaeli Şubesi Yönetim kurulu adına
Çetin TAHTACI