BAŞBAKAN ERDOĞAN YİNE “TEK”LEDİ
TBMM Genel Kurulu’nda, 2011 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı görüşmelerinin son gününde kapanış konuşması yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye’nin resmi dili Türkçe’dir. Bu gerçeği değiştirmeye yönelik hiçbir girişim kabul edilmez. Bu mesele sosyal barış, sosyal bütünlük meselesidir.” dedi.
Erdoğan, partilerinin kuruluşunda tek bayrak, tek devlet ve tek millet dediklerini belirterek, şöyle konuştu: “Etnik kökeni, dini, inancı ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti üst kimliği altında birdir. Üst kimlik Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır, hepsi bizim kardeşimizdir.
Bu ülkede Başbakan olarak Kürt sorununu savunuyorum ve savunmaya da devam edeceğim. Ama Kürtçülüğün karşısındayım. Aynen Türkçülüğün de karşısındayım. Çünkü, bizim medeniyetimizde, bizim değerlerimizde ırkçılık yok, ama kavimlere saygı var. Biz buradan geldik böyle de devam ediyoruz.
Şunu da söylüyorum: Milletimin dili tektir. O resmi dili Türkçedir. Fakat bu ülkede devletin kademeleri ile belediyeleri birbirinden ayırt eden anlayış devlet kurumlarını anlayamamış anlayıştır. Belediyeler de devletin resmi kurumlarıdır, diğerleri de resmi kurumlarıdır. Orada da Türkçe kullanılır. Birisinde farklı, birisinde farklı olmaz.” dedi.
YİNE “KİRLİ TEZGAH” VURGUSU
BDP tarafından gündeme getirilen “iki dil” ve “özerklik” tartışmalarını da değerlendiren Erdoğan, ortaya konulan senaryonun çok çirkin ve kirli tezgah olduğunu belirterek, “Bu tuzak bildik bir tuzak. Benim milletim bu oyunları defalarca gördü… Bu tezgahın içinde terör örgütü var. Bu tezgahın içinde terör örgütünün vesayeti altında hareket edenler var. Bu tezgahın içinde can çekişen çeteler var, mafya var. Senaryo çok ama çok açık. Seçim öncesinde su bulandırılacak, seçim öncesinde milletin zihni karıştırılacak, seçim öncesinde kaos oluşturulacak, seçim öncesinde farklı gündemler oluşturulacak. Milletin tercihleri böylece etki altına alınacak.” dedi. Erdoğan, “Millete, milletin kurumlarına, anayasal düzene rağmen kim hangi projeyi hayata geçirebilir?” diye sordu.
Başbakan Erdoğan’ın ortaya koyduğu yaklaşım, Türkiye’nin resmi ideolojisinin Kürt sorunu konusundaki kırmızı çizgilerini aynen muhafaza ettiğini gösteriyor. Kürtçe’yi kamusal alanda yasaklayan Kemalist zihniyetin sloganlarıyla bütünleşen bu söylem, her ne kadar satır aralarında farklı göndermelerde bulunsa da, nihai tahlilde safını halkın taleplerinden değil devletin bürokratik egemenliğinden yana tuttuğunu ortaya koyuyor.
Platform Haber