“Başörtüsü, anadil okula, ordu kışlaya!”

Üniversitelerde Özgürlük İstiyoruz İnisiyatifi, Ankara’da bir yürüyüş ve basın açıklaması yaparak polis baskısına ve paralı eğitime karşı çıktı, anadilde eğitime ve başörtüsüne özgürlük taleplerini haykırdı. Ankara Üniversitesi Cebeci Kampusu önünden başlayan yürüyüş Sakarya Meydanı’nda son buldu. Coşkulu eylemde 12 Eylül darbesinin ürünü olan YÖK, darbeciler, Ergenekon ve hükümet protesto edildi.

Darbelerin, devletin, resmi ideolojinin ve yasakların merkezi Ankara’da bir öğrenci eylemi gerçekleştirildi. Türkçe ve Kürtçe “Üniversitelerde Özgürlük İstiyoruz”, “Parasız, Özgür, Anadilde Eğitim” pankartlarını açan öğrenciler yürüyüş sırasında sık sık Ergenekon’u ve darbecileri protesto etti.

“Anadilde eğitim”, “Başörtüsüne özgürlük”, “Perwerdehiya bi zimanê zikmakî” yazılı dövizler taşıyan 500 öğrenci Cebeci’den Sakarya Caddesi’ne yaptıkları yürüyüş boyunca “Kürtler Kürtçe konuşur”, “Be ziman jiyan nabe”, “Başörtüsü içeri polis dışarı anadil içeri polis dışarı”, “Başörtüsü okula ordu kışlaya, anadil okula ordu kışlaya”, “Bedenimden, başörtümden, kimliğimden elini çek”, “Paşa paşa susacaksınız” sloganları atıldı.

Sakarya Caddesi’nde son bulan yürüyüşün sonunda bir başörtülü bir de Kürt öğrenci okullarda yaşadığı sorunları anlattı. Üniversitelerde Özgürlük İstiyoruz İnisiyatifi adına Ece Yıldız’ın yaptığı açıklamada şunlar söylendi:

“12 Eylül’de YÖK’ü kurdular, 80’li ve 90’lı yıllar boyunca öğrencilerin sesini kısmaya çalıştılar, 28 Şubat’ta başörtülü öğrencileri okuldan attılar, yoksullara, Kürtlere üniversitelerin kapılarını kapadılar. Özgürlük isteyenleri engellemeye çalıştılar.

Üniversitelerde özgürlük istemek için yan yana geliyoruz. Anadilde eğitim hakkı istemek için geliyoruz. Düşündüğümüz dilde öğrenim görebilmek için, Kürt öğrencilerin üzerindeki baskıya karşı çıkmak için geliyoruz.

28 Şubat darbesiyle, başörtülü öğrenciler okullardan atıldılar. Başörtüsünün yasak olduğuna dair hukuki bir dayanak olmadığı halde, başörtülü kadınlar öğrenim hakkından mahrum bırakılıyorlar. Şu anda rektörlerin “iyi hal” inisiyatifine bırakılan başörtüsü özgürlüğünün güvence altına alınmasını istiyoruz.

Başörtülü öğrencilerin, hukuken var olmayan bir yasakla öğrenim hakkından mahrum bırakılmasına dur demek için yürüdük, yürümeye de devam edeceğiz. Her ne sebeple olursa olsun, başörtülü öğrencilerin ayrımcılığa uğramasına karşı çıkmak için buradayız. Kadına yönelik ayrımcılığı teşvik eden eğitim sisteminin değişmesini istiyoruz.

İkna odalarına, endişeli darbecilere karşı, başörtüsü, ifade ve inanç özgürlüğü üzerindeki baskılar kalkmalıdır. Kampüslerimizde başörtülü kadınların uğradığı ayrımcılığa karşı özgürlük istiyoruz.

Arkadaşlar,

Son günlerde üniversite gençliği sıkça tartışılır oldu.

Tartışmanın içeriğinde, üniversitelerdeki mevcut durum yok. Üniversite öğrencilerinin sorunları yok. Üniversitelilerin taleplerinin ne olduğu, nasıl bir üniversite istedikleri hala tartışma konusu değil.

Biz üniversite öğrencileri özgürlük istiyoruz.

Askeri darbe ürünü YÖK ile yönetilen üniversite istemediğimiz için bu alandayız.

12 Eylül 1980 darbesinin ürünü olan YÖK üniversiteleri, cuntacı zihniyetin hakim olduğu, öğrencilerin soruşturmalarla okuldan uzaklaştırıldığı ancak polislerin kol gezdiği ticarethaneler haline getirildi.

Kampüslerden postal izlerinin silinmesini istiyoruz.

Kürt halkının uğradığı baskı, kampüslerde de sürdürülüyor. Tutuklanan Kürt siyasetçilerinin Kürtçe savunma hakları gasp edildiği gibi Kürt öğrencilerin de anadilde eğitim hakkı gasp ediliyor. Yıllarca “Kürt diye bir şey yoktur” a bizleri inandırmaya çalışanlar, şimdi de Kürtçe’nin “bilinmeyen bir dil” olduğuna inandıracaklarını zannediyorlar. Anadilde eğitim meşru bir taleptir. Kürtçe bilinmeyen bir dil değildir.

Kampüslerimizin ırkçı, milliyetçi, ayrımcı fikirlerden temizlenmesini istiyoruz. Kürt öğrencilerin üzerindeki baskıya karşı özgürlük istiyoruz.

Ankara’da geçtiğimiz ay tutuklanan Kürt öğrencilerin hemen serbest bırakılmasını istiyoruz.

Kapıları yoksul öğrencilere, başörtülü kadınlara, Kürt öğrencilere kapalı; içeride ise polisi, özel güvenliği, kameraları ile hapishaneyi andıran üniversiteler istemiyoruz. Okullarımızda baskıya maruz kalan her öğrencinin yanında, bütün meşru özgürlük taleplerini sahipleniyoruz.

Bugün, artık özgürlük seslerini ve taleplerini birleştirme zamanı.

Başörtüsüne de, anadile de; üniversitenin YÖK’ün emrinde ticarethaneye dönüşmesine de; birlikte yüksek bir ses çıkarma zamanı. Şimdi darbelere, muhtıralara, okulların ticarethanelere dönüştürülmesine karşı birleşik bir özgürlük yürüyüşünün ilk adımını atıyoruz.

Bizler, tek kelimeyle, özgürlük istiyoruz!”

Kaynak: Marksist.org

Bir cevap yazın