Ankara 262. hafta: Mısır halkının yanındayız
Son günlerde ülkemizde önemli olaylar yaşanmakta, insanımız kendisini daha özgür bir toplum olmaya hazırlamaktadır. Günümüze kadar gelen sosyal, ekonomik ve özgürlüklerle alakalı pek çok sorun acil çözüm beklemektedir. Bilhassa insan hak ve özgürlükleri konusunda vesâyet ve darbe Anayasalarından dolayı mağdur olmuş kesimler, yapılacak yani anayasal düzenlemelerle bu hak ve özgürlüklerini elde etme gayretleri içine girmişlerdir. İnsanların en tabii hakkı olan ve doğuştan getirdiği temel hak ve özgürlükleri vardır. Bu hak ve özgürlükler hiçbir şekilde engellenmemeli ve kısıtlanmamalıdır. Böylesi bir uygulama insanlara yapılan en büyük zulümdür zâlimlerin sonunun ne olduğu ise tarihte ve günümüzde en yakın örneği ile Tunus ve Mısır olarak karşımızda durmaktadır. Zulmün ile âbâd olunmaz. Elbette zulüm düzenleri bir gün yıkılır. Zâlimler ise cezâsız kalmaz. Şunu da kesinlikle ifâde edelim ki, insanlar inançları ve kabul ettiği değerleri için yaşarlar. Onun önündeki her engeli kaldırmak için var gücü ile gayret sarfederler. İnanç özgürlüğü platformu olarak bizler de düşünce, inanç ve ifade özgürlüğü adına, insanımızın hak ve hukukun korunması adına bu haklı olan davamızda, sonuna kadar mücadele vermeye kararlıyız.
Şu husus da kesinlikle bilinmelidir ki; hiçbir şahıs, kurum ve kuruluşun insanımızın en tabii hakkı olan düşünme ve düşüncesini ifade etme; inanma ve inancını yaşama; eğitim ve çalışma haklarını engelleyemez, Türkiye’de “KAMUSAL ALAN, HİZMET VEREN HİZMET ALAN” gibi gayr-i hukuki yorumlarla insanımızı adeta cezalandırılmaktadır. Bu hukuksuz, gayr-i insani ve çağdışı bağnaz tutumlara biran önce son verilmelidir. Yapılacak yeni anayasal düzenlemelerde, bu inceliklere dikkat edilmeli, bu haklar güvence altına alınmalıdır.
İnsanların bu hak ve özgürlüklerinin baskı altına alınmasının nasıl bir sosyal patlamaya sebep olduğunu Tunus ve Mısır örneği ile yakinen gördük. Umarız ki birini bu yaşanan canlı örneklerden kendilerine bir pay çıkarır, hisse alırlar. Bu vesile ile Mısır’daki zalim diktatör ve günümüzün yaşayan Firavun’u konumundaki Hüsnü Mübarek’i buradan tel’in ediyor, fazla can ve mal kaybına sebebiyet vermeden ülkeyi emin ellere teslim etmesini öneriyoruz. Şimdiye kadar, terörist İsrail ile işbirliği yaparak Müslümanlara yaptığı ihanet bir kara leke olarak tarihe geçmiştir.
İsrail Aralık 2008’de başlattığı saldırı ile kadın-kız, çoluk-çocuk, yaşlı-genç demeden 1400 civarında masum insanı katletmiş hastane ve ambulansları, cami ve okulları bombalamış, küçük çocukları hedef tahtası haline getirerek kurşunlamıştır. Dahası, uluslar arası savaş hukukunda yasaklanan silahlarla gerçekleştirdiği bu menfur katliamı, kendi halkına havai fişek gösterisi izlettirir gibi büyük bir coşku ve sevinç çığlıkları içinde seyrettirmiştir.
İşte o günlerde tüm bu zulüm ve katliamlara ortak olan Mısır Firavunu Hüsnü Mübarek Gazze sınırına yerin 30 metre derinliğine inen duvarlar inşaa ederek, Refah kapısını kapatarak, açılan tünelleri dinamitleyerek, Gazze’ye giden insani yardım konvoylarına engel olarak, Müslümanlara yönelik en büyük ihanetleri işlemiştir. Artık, tescilli bir zalim ve hain olarak bu Firavunun yıkılma zamanı gelmiştir. Bu zalime bir an önce sıkı sıkıya bağlı oldukları koltukları bırakarak, yine sıkı sıkıya bağlı olduğu İsrail’e gitmesini tavsiye eder, Mısır halkına haklı direnişlerinde başarılar ve hayırlı sonuçlar dileriz.
Katılımlarınız için teşekkürlerimi iletir, haftaya aynı yer ve saatte buluşmak dileğiyle saygılarımızı sunarız.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU ADINA
MUHİTTİN ÖZDEMİR
VAHDET VAKFI