Ankara 325. hafta eylemi
Yıllardır İnanç Özgürlüğü Platformu olarak, darbelerin ve darbecilerin yargılanması gerektiğini, halkın iradesine, halk tarafından seçilen iktidara ayar vermek isteyenlerin, kendi halkına karşı suç işleyenlerin, halk önünde hesap vermesi gerektiğini söylediğimizde, bize bunun olamayacak bir hayal olduğu söylenirdi. Çünkü darbeci zihniyetin baskısı altında insanlar kör, sağır, dilsiz dolaşmaya alışmışlardı. Her vicdan sahibi insan zulümle abat olunmayacağını, bir gün mazlumun da zalimden hakkını alacağını biliyordu; ama nasıl? Sorusu her zaman karşımıza çıkıyordu. Yeni nesil artık darbecilerin gerçek yüzlerini gördüler. Türkiye yüz kızartıcı darbe ve muhtıra dönemini tamamen kapattı. Ancak en önemli darbe kalıntısı olan Anayasa hala değiştirilmeyi bekliyor. Yeni Anayasa bir an önce yapılmalı ve geriye dönüşün tamamen önüne geçilmelidir.
“28 Şubat”; evet yargılanıyor ve uygulamalarının çoğu da son buldu. Ama başörtüsü yasağının kalktığını söylemek çok zor. Başörtülü kadınlar bugün üniversitelere, dersliklerine girerken ve üniversite kampusları içerisindeki hizmetlerden yararlanırken hala engellerle karşılaşmakta; kamu sektöründe devlet memuru statüsüyle işe alınmamakta, polis, ordu teşkilatları gibi idari yapılarda çalışamamakta, özel sektör tanımı içerisine giren mesleklerini icra ederken meslek odalarına üyelikleri engellenmekte, milletvekili, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı olarak aktif siyasi yaşama katılamamakta, karar mekanizmalarında yer alamamakta ve yerel yönetimlerde belediye başkanı olamadıkları gibi il ve ilçe yönetimlerine katılımlarında zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Toplumsal alanın çeşitli mekânlarında da ayrımcılık devam etmektedir. Öyle ise 28 Şubat süreci hala başörtülü kadınlar için devam ediyor.
Eğitim sisteminde 4+4+4 formülü hala tartışılıyor. 8 yıllık zorunlu eğitim 12 yıla çıkartılırken eğitim sistemimizin kalitesinin de yükseltildiğini düşünmüyoruz. Bunun en acı tecrübesini de YGS sınavında sıfır çeken 50 bin öğrencide gördük. Tek tip, ezberci öğretimden artık vazgeçilmelidir. Çocuklarımız ilim öğrenmeye teşvik edilmelidir. Materyalist, bencil, amaca ulaşmak için her şeyi mubah gören gençler yerine vicdan sahibi, şiddetten uzak, amaca ulaşmak için çok çalışmak gerektiğini bilen, ahlaklı gençler yetiştirmeliyiz.
Bu bağlamda Çaycuma Eğitim-Sen’in açıklamalarını talihsiz buluyoruz. Çaycuma’da Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri çerçevesinde, okullara yapılan ziyaretleri ve balon dağıtımını İmamlar, Vaizeler, Kur’an Kursu Hocaları yaptılar. Okul ziyaretlerini laiklik ilkesine aykırı görmek ne kadar insafa sığar. Kaldı ki söz konusu ziyaretler okul müdürlerinin bilgisinde, öğretmen refakatinde ve sadece balon hediye etmekten ibarettir. Dini ders ve konuşma yapılmamış, sadece sosyal etkinlik olarak sınıflar ziyaret edilmiş. Şunu sormak istiyoruz; bu kadar masum bir faaliyeti ‘Peygamberimi Çok Seviyorum’, ‘Ey Allah’ın Kulları Kardeş Olunuz’ yazılı balonları mı laikliğe aykırı buldunuz. Rahmet Peygamberini tanıyan gençlikten asla kötülük gelmeyeceği objektif tarih kitaplarından rahatlıkla öğrenilebilecek su götürmez bir gerçektir.
Suriye, her geçen gün sivil halk için adeta bataklığa döndü. Savaşın bitmesini istemeyen bir takım odaklar tarafından kışkırtmalar devam ediyor. Her iki taraf ateşkesin ihlali noktasında birbirini suçluyorlar. Bu arada olan ise, masum kadın, çocuk ve yaşlılara oluyor. Akan kan her ne pahasına olursa olsun durdurulmalıdır. İnsan hakları savunucularını bu zulme karşı duyarlı olmaya çağırıyoruz.
Biz; çocuklarımıza haksızlıkların olmadığı, zulümlerin yaşanmadığı bir dünya bırakmak için çalışacağız ve sesimizi duyurmaya devam edeceğiz.
Ankara İnanç Özgürlüğü Plt. Adına
İLKDER Bşk. Yrd. Hadiye KILIÇ