Değişim için protesto değil direniş
2011 yılındaki ‘İşgal Et’ (Occupy) eylemlerinin öncülerinden David Graebe, Milliyet’e verdiği röportajda protesto yerine direniş konusunun öne çıkarılması gerektiğini söyledi.
Graebe ayrımı “Protesto kavramı baştan iktidarın göstericilerden üstün olduğunu kabullenir, çünkü onlardan talepte bulunmuş olursunuz. Küreselleşme ya da NATO karşıtı gösterilerde Bush’un resimleri taşınıyordu, bu onu olduğundan önemli kılar. Bir kasaba düşünün. Belediye başkanı suyu paralı hale getirmek için özel bir şirketle anlaşmış olsun. Eğer halk gidip belediyenin önünde gösteri yaparsa bu protestodur. Belediyenin etrafında oturup kuşatırsa bu sivil itaatsizlik olur. Herkes evinin bahçesinde kuyu açarak su ihtiyacını karşılarsa bu ‘doğrudan eylem’ olur.” şeklinde açıkladı.
Graebe’nin dikkat çeken tespitlerinden birkaçı şöyle:
Sistem Çöküyor
Dünyanın her yerinde iktidarlar korkuyor çünkü hiçbir somut planları yok. Bir sonraki adımın ne olacağını bilemiyorlar. Almanya’da üst düzey politikacılar benimle görüştü, bir anarşiste danışmaya başladılarsa gerçekten endişeliler demektir! Ekonomik büyümenin fiziksel sınırlarına dayandık. 1960’ların ve ‘70lerin halk hareketleri çok büyük etki bıraktı. Korkan iktidarlar bütün sistemi insanları başka bir dünyanın mümkün olmadığına ikna etmek üzerine kurdu. Öncelikleri buydu. Batı’da orta sınıf “Tamam komünist olmayacağız” dedi. İktidar da pazarlık edip refahtan bir parça vermeye ve siyasi hakları tanımaya çalıştı. Fakat araç olarak kullandıkları kredi ve borçlandırma sistemi çöktü.
Aktivist kuşağın ömrü üç yıldır
New York’ta 1 Mayıs’ta 200 bin kişi yürüdü. Ana akım medya bunu vermedi. Seattle’dan şunu anladık: “Bizi görmezden gelirseniz o kadar büyük bir şey yaparız ki yer vermek zorunda kalırsınız”.
Şu anda ayaklanmaların itici gücü her zaman olduğu gibi gençler. Geleceklerinin çalındığını görüyorlar nasıl sessiz kalmalarını bekleyebiliriz? Fakat aktivist kuşağın ömrü 3 yıldır. Alttan yeni kuşağın gelmesi gerekir.
1968, gençliğin bürokratik rejimlere ve değer yargılarına isyanıydı. Şimdi yaşananlar politika anlayışımızı değiştiriyor. Neo-liberalizm imajını kurtarmaya çalışıyor. Ortak nokta en temel kabullenmelerimizin sorgulanması. Şimdiki süreç kesinlikle daha sert ve dönüştürücü.
Röportajın tamamı için Milliyet