Çatışma ve şiddet değil barış!

Sakarya Adalet Girişimi 370. hafta açıklamasında geniş kapsamlı çıkarılan tezkerenin bölgesel riskler taşıdığı belirtildi. Eylemde alışveriş festivalleri eleştirilirken, AVM’lerin yarattığı sorunlara dikkat çekildi. Gaziantep’te ve Azerbaycan’daki başörtüsü yasakları protesto edildi

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu’nun 8 yıldır devam eden eylemlerinde 370. hafta basın açıklaması yapıldı. SAGİR adına Diriliş Saati Dergisi’nden Berat Gürler’in okuduğu açıklamada, Suriye krizi, Kürt sorunu, tezkere, şehir merkezinde düzenlenen alışveriş festivali, Gaziantep’de başörtülü okula giden 8. sınıf öğrencisine uygulanan baskı ve Azerbaycan’da başörtüsü yasağını protesto eden Müslümanlara yönelik Aliyev rejiminin uyguladığı şiddet gündeme getirildi.

“Ülkemiz ve bölgemiz zor bir süreçten geçiyor. Son olarak, Suriye sınırındaki Akçakale’ye düşen roket ile 5 vatandaşımızı kaybettik. Ayrıca Kürt sorununun şiddete havale edilmesinin acı reçetesini Kürt-Türk tüm halkımız her gün kayıplarla ödüyor.” denilen açıklamada krizin derinleşmesinde iç ve dış politikada atılan yanlış adımların ters tepmesinin payı olduğu ifade edildi. Hükümet’e, Ortadoğu’da bağımsız politikalar ortaya koyması ve barışın tesisi için gayret etmesi çağrısı yapıldı.

Alışveriş festivalleri çözüm değil!

Sakarya Adalet Girişimi tarafından yapılan 370. açıklamada, şehrin merkezinde düzenlenen alışveriş festivali eleştirilerek “Bu festival vesilesi ile ortaya konulan gayri ahlaki defile/dans gösterileri, Müslüman Sakarya halkının tepkisini çekti. Festivalin organizasyonundan sorumlu olan kurum veya kuruluşları bu hassasiyete dikkat edilmesi hususunda uyarıyoruz.” denildi.

Esnafın ekonomik dar boğazı aşmak için izlenmesi gereken yolun bu tür organizasyonlar olmadığı belirtilerek “Kapitalizmin mabetleri olarak nitelendirilen AVM’ler açılmaya devam ettiği sürece esnafların ayakta kalma şansı her geçen gün azalacaktır. Şehir esnafını korumanın en temel adımı; şehre daha fazla AVM açılmasını, dolayısıyla ticaretin bir takım marka zincirlerinin kontrolüne girmesini engellemektir. Tüm yetkilileri bu konuda göreve davet ediyoruz.” denildi.

Başörtüsü yasakları her yerde!

SAGİR Başörtüsü Platformu adına yapılan açıklamada “Başörtüsü yasağı hem okullarda, hem de kamusal alanda Müslümanların vicdanlarını acıtmaya devam ediyor. Son olarak; Gaziantep Şahinbey Türktepe Ortaokulu 8. sınıf öğrencisi Sadanur Ağsu, başörtüsü nedeniyle derslere alınmadı. Ayrıca söz konusu öğrenci eğitim saatlerinde rehberlik odasında tutularak kantine gitmesine ve arkadaşlarıyla konuşmasına da yasak getirildi. Bu yasak ve tecrit uygulaması iki haftadır sürüyor. Konu ile ilgili olan tüm sorumluların cezalandırılarak bu rezalete son verilmesini talep ediyoruz.” denildi.

Eylemde, Azerbaycan Eğitim Bakanlığı’nın uyguladığı başörtüsü yasağını protesto eden Müslümanlara polisin şiddetle müdahale etmesi ve göstericilerin gözaltına alınması sert biçimde kınandı. Hicab davası için tutuklanan Müslümanlarla dayanışma mesajı verilen eylemde ayrıca “Aliyev rejiminin yasağını ve zorbalığını lanetliyoruz. Özgür hicab, özgür Azerbaycan!” yazılı pankart açıldı.

Sakarya Adalet Girişimi 370. Basın Açıklaması

İKTİDAR İÇ VE DIŞ POLİTİKADAKİ HATALARINI ACİLEN GÖZDEN GEÇİRMELİDİR!

Ülkemiz ve bölgemiz zor bir süreçten geçiyor. Son olarak, Suriye sınırındaki Akçakale’ye düşen roket ile 5 vatandaşımızı kaybettik. Ayrıca Kürt sorununun şiddete havale edilmesinin acı reçetesini Kürt-Türk tüm halkımız her gün kayıplarla ödüyor.

Peki, ne oldu da Türkiye bu şiddet sarmalına maruz kaldı? Bu soruyu aklı selimle cevaplamak zorundayız.

Türkiye kendisine bu süreçte Amerika tarafından biçilen bölgesel -taşeron- güç olma misyonunun bedelini ödüyor. Kendi dinamikleri ve potansiyeli ile değil, Amerika’nın desteği ve şişirmesi ile güç arayışında olan bir ülke bugün Türkiye…

En zor döneminde bile dünya Müslümanları için koruyucu bir şemsiye görevi gören Osmanlı İmparatorluğu’nu örnek aldığını iddia eden, ama uygulamada bir Amerikan projesi olan Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanı olan bir ülke bugün Türkiye…

Sırf zulme karşı olduğu için Suriye’de iç savaşın tarafı olduğunu ifade ederken, dünyanın her köşesinde; Afganistan’da, Somali’de, Irak’ta, Filistin’de, Yemen’de, Bahreyn’de, Latin Amerika’da akan kanların, dökülen gözyaşlarının bir numaralı sorumlusu Amerika söz konusu olunca susan, hatta destek veren bir ülke bugün Türkiye…

Düne kadar istenmeyen ve lanetlenen adamlar listesinde birinci sırada yer alan Mesut Barzani’nin bölgeye dönük Amerikan projesi gereği, Ak Parti kongresinde baş köşeye oturtulduğu bir ülke bugün Türkiye…

Hamas lideri Halit Meşal’in yanı sıra, 1982’de Lübnan’da Sabra Şatilla Filistin Mülteci kamplarında binlerce Filistinlinin öldürülmesi ile sonuçlanan katliamları Siyonist Şaron ile birlikte gerçekleştiren Lübnanlı Hıristiyan Falanjist lider Semir Caca’nın da Ak Parti kongresinin yabancı davetlileri arasında bulunduğu bir ülke bugün Türkiye…

Buradan iktidara sesleniyoruz: Söz konusu çelişkileri ve hataları görerek, sonu karanlık olan iç ve dış politikaları acilen gözden geçirmek ve değiştirmek için zaman çok daraldı. Türkiye’yi Suriye ile savaşa sokacak batı eksenli bir senaryonun varlığı artık herkesin malumu… Bu savaşın Türkiye halkına ve tüm ümmete vereceği sosyal, siyasi, ekonomik zarar ve ortaya çıkacak tefrikanın boyutu da herkesin malumu…

Geniş kapsamlı bir dış müdahaleye kapı açan bir tezkerenin kabulü, yangına körükle gitmenin başka bir ifadesidir. Ak Parti hükümeti Ortadoğu’da Amerika’nın taşeronluğunu yapmayı bırakıp, bağımsız politikalar ortaya koymalıdır. Türkiye’nin çıkarları bölgemizde çatışma değil, barışın hakim olmasındadır. Türkiye başta Suriye olmak üzere barışın tesisi için gayret ederse ve Amerikan iradesi yerine bölgedeki halkların iradesini dikkate alırsa; hem saygın bir ülke konumuna geçecektir, hem de şiddet sarmalından kurtulacaktır.

Amerika menşeli film, Fransız menşeli karikatür derken Sevan Nişanyan isimli, Türkiyeli bir yazar müsveddesi de yazdığı makale ile peygamberimize hakaret edenler kervanına katıldı. Sözde ifade özgürlüğü maskesi altında İslam’a olan kinini kusan bu Salman Rüşdi taslağı, Müslümanların sabrını test ediyor. Selman Rüşdi gibi Batı tarafından pazarlandığından şüphe etmediğimiz bu yazar müsveddesi elbette layık olduğu izzetli karşılığı alacaktır. Bu vesile ile yeşile boyanmış liberalizmin halkımıza giydirilmeye çalışıldığı bugünlerde, liberal özgürlük anlayışının ne anlam ifade ettiği tüm halkımız tarafından tekrar tekrar sorgulanmalıdır. Hiçbir kutsalı olmayan liberalizmin özgürlük adı altında tüm kutsalları yok sayan ve rencide eden yaklaşımı, bu ideolojinin ne denli sinsi ve tehlikeli olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır.

Sakarya Merkez’deki esnafı psikolojik olarak desteklemek ve satışları artırmak amacıyla düzenlendiği ifade edilen birinci Sakarya Alışveriş Festivali başladı. Bu festival vesilesi ile ortaya konulan gayri ahlaki defile/dans gösterileri, Müslüman Sakarya halkının tepkisini çekti. Festivalin organizasyonundan sorumlu olan kurum veya kuruluşları bu hassasiyete dikkat edilmesi hususunda uyarıyoruz.

Bu noktada özelde Sakarya, genelde Türkiye esnafları ile ilgili şu değerlendirmeyi yapmak istiyoruz: Kapitalizmin mabetleri olarak nitelendirilen AVM’ler açılmaya devam ettiği sürece esnafların ayakta kalma şansı her geçen gün azalacaktır. Şehir esnafını korumanın en temel adımı; şehre daha fazla AVM açılmasını, dolayısıyla ticaretin bir takım marka zincirlerinin kontrolüne girmesini engellemektir. Tüm yetkilileri bu konuda göreve davet ediyoruz.

Başörtüsü yasağı hem okullarda, hem de kamusal alanda Müslümanların vicdanlarını acıtmaya devam ediyor. Son olarak; Gaziantep Şahinbey Türktepe Ortaokulu 8. sınıf öğrencisi Sadanur Ağsu, başörtüsü nedeniyle derslere alınmadı. Ayrıca söz konusu öğrenci eğitim saatlerinde rehberlik odasında tutularak kantine gitmesine ve arkadaşlarıyla konuşmasına da yasak getirildi. Bu yasak ve tecrit uygulaması iki haftadır sürüyor. Konu ile ilgili olan tüm sorumluların cezalandırılarak bu rezalete son verilmesini talep ediyoruz.

Allah’ın emri olan başörtüsüne dönük yasaklama eylemleri öncelikle Allah’ın emrine karşı bir isyanın, hafife almanın ifadesidir. Aynı zamanda Müslüman kızlarımızın/bacılarımızın tercihini, iradesini yok saymanın ifadesidir. Bu zorbalık Müslümanların direnişi ile kırılacaktır. Müslümanların tavizsiz duruşları bu zulmü bertaraf edecektir.

Rabbimizden zulme karşı verdiğimiz bu mücadelede ayaklarımızı sabit kılmasını niyaz ediyoruz.

Rabbimizden ülkemizde ve dünyada olup bitenlerin hakikatlerini kavrayabilecek bir feraset niyaz ediyoruz.

Sakarya Adalet Girişimi adına Diriliş Saati Dergisi

 

Bir cevap yazın