
İslamcıların devrimci önderlik yapacak bir siyasi parti örgütlenmesine ihtiyacı var
Özgür Yazarlar Birliği’nin düzenlediği “Neden ve Sonuçları ile İslam Düşünce ve Siyasetindeki Kriz’’ başlıklı tartışma dizisinin üçüncüsü Ahmet Örs’ün konuşmacı olduğu programla Tokat’ta yapıldı.
“Kriz nedir? Nasıl bir kriz durumuyla karşı karşıyayız?” soruları ile sözlerine başlayan Örs, daha sonra şöyle devam etti: ‘’Bu konu son derece önemli, İslam dünyasının tarihi gelişimi, yürüyüşü bakımından toplumlarımızı ileri derecede etkileyen bir aşamaya ulaştığımızı söyleyebiliriz. Ortadoğu’da yaşanan acıları, çatışmaları, göçleri, tehciri, katliamları buna örnek verebiliriz.”
Türkiye’den başlayarak dairevi bir açılım şeklinde İslam dünyasına doğru genişleyen bir şekilde siyasal, düşünsel anlamda bir nevi sefalet diye tanımlayabileceğimiz pozisyonunu gördükten sonra bir krizden bahsetmemenin imkânsız olduğunu savunan Ahmet Örs, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öncelikle yaşadığımız mevcut krizi besleyen tarihsel ve modern nedenler var. Tarihsel nedenlerin bugün önemli yansımalarının Ortadoğu’da özellikle mezhep çatışmalarına çevrilmek istenen iç savaşlar veya dış müdahaleler şeklinde tezahür ettiğini görebiliriz.
Eğer İslam düşüncesi tarihi yürüyüşü içerisinde önemli kırılmalara, sapmalara uğramış olmasaydı bugün yaşadığımız birçok acıyı yaşamayacaktık. Tarihsel ilerleyişteki birtakım sapmaların bugünkü modern müdahalelere sebebiyet veren boyutlarıyla da karşı karşıyayız. Dolayısıyla modern sapmalarla tarihsel sapmaların, kırılmaların birbirini beslediğini söyleyebiliriz. Bunlar birbirinden kopuk şeyler değil. Ekolleşmeler üzerinde veya siyasi hadiselerin kelâmî problemlere etkileri bağlamında burada programlar yapmıştık. Özellikle bu siyasal kavgaların, yeryüzündeki mülk kavgasının, iktidar kavgasının İslam itikadını, inancını Kur’an düşüncesini insanlar tarafından algılanışını son derece etkilediğini söyleyebiliriz.”
İslamcılık tartışmalarının çok sağlıklı bir zeminde ilerlemediğini savunan Örs, “İslamcılık tartışmaları yapan kişiler, gruplar, taraflar nasıl bir yerde ve pozisyonda kendilerini konumlandırıyorlar, öncelikle ona bakmalı. Mesela tarafsız bir akademisyen konumunda mı yoksa içerden biri olarak mı kendimizi konumlandıracağız? Bu önemli.
Biz İslamcıyız ve bizim siyasal dilimiz vahiydir. Bu söylemin, imanın yeni siyasal ve somut modellerle kendi coğrafyamıza, kendi halkımıza bütün dünya coğrafyasına ve diğer halklara sunulması gerekiyor.” dedi.
“İslamcılar artık bir iktidar perspektifiyle devrimci bir önderlik yapabilecek bir siyasi parti kurabilmelidir. Bir siyasi hareket olarak halkın, halkların karşısına programıyla çıkan, her alanda kendini, amaçlarını sunan bir siyasal örgütlenme modeli olarak siyasi parti önemli bir rol üstlenecektir.” diye konuşmasını sürdüren Ahmet Örs, bununla demokrasi oyununa dâhil olma bağlamının uzağında bir siyasal örgütlenme modelinden bahsettiğini sözlerine ekledi.
Türkiye İslamcılığının kafa karışıklığının net bir şekilde masaya yatırılması gerektiğine işaret eden Örs, konuşmasını “Bugün birtakım İslamcılıklar kendilerini sarayla finallendirmiştir. Türkiye İslamcılığının bir kısmının saray inşa etmek noktasında kendini bitirmiş olması ümmetin bir kaybıdır. Ama başka bir yerde bu bir kazanım olarak karşımıza çıkabilir.
Bugün küresel güçlerle iş tutan, bunu İslamcılık adına başörtüsü üzerinden, İslami değerler üzerinden izlemeye çalışan bir siyaset gerçeği ile karşı karşıyayız. Ahlaki bir muhalefetle bunu afişe etmek zorundayız.” sözleriyle bitirdi.
Haber: Elif Aydın