
Kadrican Mendi: İş cinayetlerinin sebebi ihmal değil tercihtir
Mazlumder Ankara Şube’nin düzenlediği ‘İnsan Hakları Bağlamında İşçi Hakları ve Emek Meselesi’ başlıklı İnsan Hakları Okulu 4. haftayı da geride bırakarak güz dönemi eğitimlerini tamamladı
İlk derste Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. İlhami Güler “İş Cinayetleri: Ölüm Bu İşlerin Kaderi mi?” başlıklı bir ders verirken, ikinci derste Sakarya Dayanışma Derneği ve Özgür Yazarlar Birliği üyesi Kadrican Mendi “İş Cinayetlerinin Siyasal Bağlamı” başlıklı bir sunumda bulundu.
Dersin girişinde kader kavramını Ali Şeriati’nin İnsanın Dört Zindanı isimli kitabından yaptığı atıflarla açıklayan İlhami Güler, tarih, toplum, doğa ve birey kavramlarından yola çıkarak bunların iş cinayetleriyle ilişkisini irdeledi. Güler, işçi ölümlerinin bu dört kaderin sonucu olduğunu söylerken, ‘Tabiatın kaderi; maden ocaklarının Avrupa standartlarında düzenlenmemesidir. Oralar nedensellik/bilim anlamında standardize edilmediğinden sonuç olarak insanlar ölür. Bir diğeri işçilerin eğitimsizliğinin ifadesi olarak ego zindanı; işçileri eğitmeyince girişlere uyarı yazmanın da bir anlamı kalmıyor. Bizi ilgilendiren, olayın ağırlık merkezinde bulunan sorumlular, yani iş dünyası ve siyasi irade ise tarih ve toplum kaderine girer. Türkiye’nin tarihsel-toplumsal kültür kodları, siyasi ve toplumsal bilinç, iş dünyasının ahlaki kodları, tüm bunlar Türkiye’nin tarih ve toplum kaderiyle alakalıdır. Bu dört kaderin dördü de burada hazır olduğundan işçi ölümleri kaçınılmaz oluyor.” ifadelerini kullandı.
Bireysel ölümlerin Tanrı tarafından ezelde belirlendiği yönündeki inançtan yola çıkarak işçi ölümlerini ortadan kaldıracak projelere ihtiyaç hissedilmediğini belirten İlhami Güler, “Kitlesel ölümlerin kadere yüklenmesiyle her şeyin kitaba uyduruluyor, böylece asıl sorumlular bundan vicdanen herhangi bir rahatsızlık duymamış oluyor” şeklinde konuştu.
Asıl failler açgözlü işverenler ve siyasilerdir
Meydana gelen iş cinayetlerinde sorumluluğun kimde olduğunu belirten Güler, “Esas failler/katiller çalışma koşullarını iyileştirmeyen açgözlü işverenler ve siyasi iradedir” ifadelerini kullandı.
Güler, dinsizlik ve hile-i şer’iyye ile son 10-15 yıldır muhafazakârların zenginleştiğine dikkat çekerken, “Tarihsel ve toplumsal kodlarımız bu gerçeği görmemizi engelliyor ve bunun sonuncunda da işçi ölümleri mukadder görünüyor” dedi.
Kadrican Mendi: İş cinayetlerinin sebebi ihmal değil tercihtir
Son haftanın ikinci dersinde ise Kadrican Mendi’nin sunumuyla iş cinayetlerinin siyasetle ilişkisi masaya yatırıldı. İş cinayetlerinin sebebinin ihmal değil bilinçli tercihler olduğunu söyleyen Mendi, “İş cinayetleri tesadüfen ya da kazayla olan olaylar değildir; bunlar siyasi mekanizmanın işleyişiyle ilgilidir” şeklinde konuştu. Mendi, “Bu kazalar, sistemin fıtratıyla ilgilidir. Sistemi yöneten siyasilerin tercihleri sonucu işleyen bir mekanizmanın doğal ürünleridir” dedi.
“Ekonomi kitlelere kendisini siyasetten bağımsız bir olgu olarak yansıtmaya çalışmakta. Bu çabanın arkasında asıl mekanizmayı gizleme amacı vardır” diyen Mendi, “İş cinayetlerinin arkasında da bu görülebilir. Cinayetler; bireysel bir trajedi, bir ihmalkârlık, bir bilinçsizlik olarak yansıtılması bu cinayetlerin yapılan bilinçli tercihlerin sonucu olduğu gerçeğinin gizlenmesine hizmet etmektedir” dedi.
Mendi, “İş cinayetleri; kasıttan, ihmalden, bilinçsizlikten kaynaklanmıyor. Sadece AKP döneminde değil her dönem bu cinayetler gerçekleşiyor. Bu bilinçli bir tercih olarak kapitalist kalkınma modelini seçmenin doğal bir sonucudur. AKP de bu modeli uygulama vaadiyle iktidara gelmiştir. Ölen işçiler, bu kalkınma modeli çerçevesinde önceden hesaplanmış, göze alınabilir kayıplardır” şeklinde konuştu.
Madenlerdeki bunca ölüme rağmen halen esaslı bir düzenlemeye gidilmemesinin iktidarın ekonomiyi sürdürmek için enerji sektörünü bu şekilde ‘hoyratça işletmeye’ mahkum olmasına bağlayan Mendi, “Devletin şu anki amacı kapitalistleri sektörde tutmak” ifadelerini kullandı.
Bu sunumlarla beraber Mazlumder Ankara Şubesi’nin düzenlediği ve 4 hafta süren İnsan Hakları Okulu güz dönemi tamamlandı.