Sakarya’da Adalet Mücadelesi 11. Yılına Girdi

2015-0919-sakarya-523-hafta-11-yil-1

Sakarya’da 10 yıl önce başörtüsü yasağına karşı başlayan cumartesi eylemlerde, 523. hafta açıklamasıyla 11. yıla girilirken, Müslümanca bir iradeyle eylemlere devam edileceği duyuruldu

2005 eylülünde Sakarya Başörtüsü Platformu çatısı altında başlatılan haftalık eylemlerde 11. yıla girildi. Uzun dönem başörtüsü yasağına karşı başlatılan ve bugün Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu adıyla, hak ve özgürlükler mücadelesi olarak devam eden eylemlerin 523. hafta açıklamasını Diriliş Saati Dergisi’nden Serdar Duman okudu. Platform’un kuruluşundan bugüne geçen süreci değerlendiren Serdar Duman, amaçlarını “17 Eylül 2005 tarihinde dönemin Genelkurmay başkanının “28 Şubat bin yıl sürecek” şeklinde beyanatlar verdiği bir süreçte ülkenin dindarları üzerinde uygulanan devlet zulmüne karşı direnmek amacıyla bu platform kuruldu. Dönemin medyasının da yardımıyla hakim siyasal hegemonyanın oluşturmaya çalıştığı yılgınlık haline karşı Müslümanca bir duruşu muhafaza etmek, diz çöktürülmek istenen iradeyi ayakta tutmak adına “28 Şubat bin yıl sürecekse direniş de bin yıl sürecek” şiarını bayrak yaptık.” diyerek açıkladı.

2015-0919-sakarya-523-hafta-11-yil-2

Serdar Duman, bağımsız ve özgür bir mücadele verdiklerini söyleyerek “Sakarya platformu olarak, şu ana kadar sürecin hiçbir aşamasında iktidara yamanmadık, iktidarın sesi olmadık. Platform olarak şu 3 hususta ısrarlı olduk. Eylemlerin haftalık olarak devam etmesinin pratiğimizin diğer illere yayılmasını sağlayabileceği, bunun da ulusal ölçekte bir sivil direnme kültürünün oluşmasına zemin hazırlayabileceği düşüncesinin öne çıkması; ne iktidar partisi, ne de başka bir parti üzerinden değil; tamamen yerel imkânlarla dayanışmanın ve halkın doğrudan katılımının sağlanması üzerinden bir mücadelenin yürütülmesinin prensip edinilmesi ve halkın tüm kesimlerine düşünce ve inançları ne olursa olsun ötekileştirmeden, Müslümanca bir bakış açısı ile bakabilmenin hassasiyetini taşımak. Bu doğrultu üzerinde; sürekli, İslami duruşunu yitirmeyen ve tam anlamıyla bağımsız bir siyasal pratiğin direnişe dönüştürülebileceği tezi platformun temel iddiasını oluşturdu.”

Eylemlere devam edeceklerinin mesajını veren Serdar Duman; son günlerde İsrail işgal güçlerinin Mescid-i Aksa’ya dönük saldırılarına da tepkisiz kalınmaması çağrısı yaptı. Duman, konuyla ilgili “İslam coğrafyasındaki iç karışıklıklar ve bunun sonucu oluşan güç zayıflaması tamamen Amerika ve İsrail’e yarıyor. Siyonistler Müslümanların birbirine düştüğü bu süreçten azami ölçüde yararlanmanın yollarına bakıyorlar. Siyonistlerin en önemli ideallerinden biri; Mescid-i Aksa’nın yıkılıp yerine Süleyman Mabedinin inşa edilmesidir. Bugün bu hedefleri için Mescid-i Aksa’ya yaptıkları tacizler ile İslam dünyasının nabzını tutuyorlar. Eğer tepkiler cılız kalırsa ve İslam coğrafyasındaki iç sürtüşme devam ederse, Siyonistlerin çok yakında bitirici operasyona da kalkışacağından kimsenin şüphesi olmasın. Siyonizme ve emperyalizme karşı direnişi yükseltmemiz, birincil düşman olarak Amerikan emperyalizmi ve İsrail’i hedefe almamız gerekirken; Müslümanların etnik ve mezhebi kökenli ayrıştıklarına ve birbirleri ile kıyasıya mücadele ettiklerine şahit oluyoruz. İslam coğrafyasındaki tüm çatışmaları durdurmalıyız.” dedi.

2015-0919-sakarya-523-hafta-11-yil-3

523. Hafta Basın Açıklaması

TEVHİD VE ADALET MÜCADELEMİZ 11. YILINDA

Sakarya’da Adalet ve Özgürlükler Platformu olarak her hafta yaptığımız basın açıklamaları 10. Yılını doldurdu. 11. Yıla ayak basmanın onurunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. Basın açıklamalarımıza katılan veya medya üzerinden izleyerek destek veren tüm halkımıza şükranlarımızı sunuyoruz.

17 Eylül 2005 tarihinde dönemin Genelkurmay başkanının “28 Şubat bin yıl sürecek” şeklinde beyanatlar verdiği bir süreçte ülkenin dindarları üzerinde uygulanan devlet zulmüne karşı direnmek amacıyla bu platform kuruldu.

Dönemin medyasının da yardımıyla hakim siyasal hegemonyanın oluşturmaya çalıştığı yılgınlık haline karşı Müslümanca bir duruşu muhafaza etmek, diz çöktürülmek istenen iradeyi ayakta tutmak adına “28 Şubat bin yıl sürecekse direniş de bin yıl sürecek” şiarını bayrak yaptık.

Dindar halkın tüm iradesini Ak Parti iradesine teslim ettiği, Ak Parti’nin ise güçlü olmadığı gerekçesiyle başörtüsü zulmü karşısında kılını dahi kıpırdatmadığı bir süreçte, platformumuz bu zulme karşı direnişin sembolü oldu.

2015-0919-sakarya-523-hafta-11-yil-4

Kafa karışıklığının had safhaya ulaştığı o günlerde platform tecrübesi farklı illerde de karşılık bulmaya başladı. Bu vesile ile direnişi ulusal gündeme taşıma fırsatı bulduk. Değişik illerde oluşturulan platformlarla mücadelenin seyri üzerine periyodik toplantılar düzenlemeye başladık.

Gelişen süreçte Ak Parti iktidarının gücünü pekiştirmesine bağlı olarak dindar insanların yer aldığı sivil toplum kuruluşlarını arka bahçesi kılma çabalarına tanıklık ettik. Bu durum başörtüsü üzerinden başlayan direnişte yer yer çatlamalara, dökülmelere yol açtı.

Sakarya platformu olarak, şu ana kadar sürecin hiçbir aşamasında iktidara yamanmadık, iktidarın sesi olmadık.

2015-0919-sakarya-523-hafta-11-yil-5

Platform olarak şu 3 hususta ısrarlı olduk:

1) Eylemlerin haftalık olarak devam etmesinin pratiğimizin diğer illere yayılmasını sağlayabileceği, bunun da ulusal ölçekte bir sivil direnme kültürünün oluşmasına zemin hazırlayabileceği düşüncesinin öne çıkması

2) Ne iktidar partisi, ne de başka bir parti üzerinden değil; tamamen yerel imkânlarla dayanışmanın ve halkın doğrudan katılımının sağlanması üzerinden bir mücadelenin yürütülmesinin prensip edinilmesi

3) Halkın tüm kesimlerine düşünce ve inançları ne olursa olsun ötekileştirmeden, Müslümanca bir bakış açısı ile bakabilmenin hassasiyetini taşımak

Bu doğrultu üzerinde; sürekli, İslami duruşunu yitirmeyen ve tam anlamıyla bağımsız bir siyasal pratiğin direnişe dönüştürülebileceği tezi platformun temel iddiasını oluşturdu.

Başörtüsü üzerinden başlayan direniş sürecimiz başörtüsü ile sınırlı kalmadı. Daha baştan itibaren sorunu sadece “Başörtüsünün yasaklanması” olarak değil, devletin toplumu dizayn etmeye çalışan yasakçı ve ilahlık taslayan tarzının topluma zulmetmesi olarak tanımladık. Dolayısıyla 10 yıllık mücadelemiz boyunca her zaman devletin zalimce uygulamaları karşısında ezilenlerin, horlananların yanında olma gayretini sürdürdük.

Hem yerel düzlemdeki sorunlara, hem de ulusal ve küresel ölçekteki sorunlara karşı tavır alarak adaletin yanında yer aldık. Doğruları kamuoyu ile paylaşırken daima hakkı gözettik. Medya ve siyaset üzerinden oluşturulmaya çalışılan manipülasyonlara karşı halkımıza doğruları göstermeye, sorunları devletin gözünden değil mağdurların gözünden aktarmaya çalıştık. Ülkemizde ve dünyada halklara dayatılan gündemlere değil, mazlumların direnişinin gündemini takip ettik. Doğru gündemi oluşturmanın gayreti içerisinde olduk. Halkın taleplerini ve endişelerini politik ranta dönüştürmeye çalışan siyasal geleneğin aksine, her hafta yaptığımız basın açıklamaları ile kamuoyu gündemine getirmenin çabasını gösterdik.

2015-0919-sakarya-523-hafta-11-yil-6

2005’te eylemlere küçük birer çocuk olarak başlayanlar, bugün mücadele bayrağını taşıyan direnişçilere dönüştüler. Bu haliyle platform; salt teorik söylemlere sıkışıp kalan bir çaba olmanın çok ötesinde, teori ile birlikte pratiğini de inşa eden bir “direniş mektebi” işlevi de gördü.

10 senelik süreç boyunca hakkın rahmetine uğurladığımız gönüldaşlarımızı, kardeşlerimizi de rahmetle ve minnetle anıyoruz. Allah’ın rahmeti Behzat Çakmak, Hayri Baysal, İrfan Alemdar ve bu çabaya gönül veren tüm kardeşlerimizin üzerine olsun.

Son birkaç gündür gündemimizi oluşturan önemli bir konuya da değinmeden geçemeyeceğim.

Siyonist İsrail askerleri kutsal mescidimiz Mescid-i Aksa’yı yine postalları ile kirlettiler.

İslam coğrafyasındaki iç karışıklıklar ve bunun sonucu oluşan güç zayıflaması tamamen Amerika ve İsrail’e yarıyor. Siyonistler Müslümanların birbirine düştüğü bu süreçten azami ölçüde yararlanmanın yollarına bakıyorlar.

Siyonistlerin en önemli ideallerinden biri; Mescid-i Aksa’nın yıkılıp yerine Süleyman Mabedinin inşa edilmesidir. Bugün bu hedefleri için Mescid-i Aksa’ya yaptıkları tacizler ile İslam dünyasının nabzını tutuyorlar. Eğer tepkiler cılız kalırsa ve İslam coğrafyasındaki iç sürtüşme devam ederse, Siyonistlerin çok yakında bitirici operasyona da kalkışacağından kimsenin şüphesi olmasın.

Siyonizme ve emperyalizme karşı direnişi yükseltmemiz, birincil düşman olarak Amerikan emperyalizmi ve İsrail’i hedefe almamız gerekirken; Müslümanların etnik ve mezhebi kökenli ayrıştıklarına ve birbirleri ile kıyasıya mücadele ettiklerine şahit oluyoruz.

İslam coğrafyasındaki tüm çatışmaları durdurmalıyız. Müzakere ederek, konuşarak sorunlarımızı çözmeliyiz. Enerjimizi İsrail’i yok edecek bir ümmet bilinci ve ümmet birliği oluşturmak için sarf etmeliyiz. Allah(cc)’ın bizden istediği kulluk budur. Bu kulluğu ortaya koyduğumuzda; insanlığa zulmeden şeytani güçleri bertaraf edecek, yeniden İslam medeniyetini inşa edecek bir gücü Allah(cc) bize ihsan edecektir.        

Ya Rabbi, Siyonistleri Müslümanların eliyle kahret!

Ya Rabbi, bizlere Özgür Kudüs’te buluşmayı, Özgür Mescid-i Aksa’da namaz kılmayı nasip et.

Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergisi

 

Bir cevap yazın