
Özel sektörle elele yap işlet devret soygunu
Türkiye ekonomisi, 2008’den beri yoğun bir borçlanma döngüsü içinde.
Türkiye’nin şu anda kamu ve özel sektörden kaynaklı 453 milyar dolar toplam borcu var. Türkiye’nin GSYİH’sı 850 milyar dolar. Yani, bir yılda üretilen tüm mal ve hizmetlerin değerinin yarısı kadar ülkenin borcu var. Türkiye’de özel sektörün borcu artarken, kamu da hızla artan bir borç yükü altında. Ekonomi, tamamen borçlanmaya dayalı bir politikaya oturduğu için Türkiye bugün bunları yaşıyor.
Burada yaygın kullanımıyla yap işlet devret, son dönemde kullanılan haliyle kamu özel işbirliği (KÖİ) projelerine bakmak lazım.
Yap işlet devret projeleri, Turgut Özal döneminde acil yapılması gereken projeler için çıkarılmıştı. Ama zamanla kamu kaynaklarının özel sektöre transferi için kullanılmaya başladı. Kaynak aktarma mekanizmasının adı uzun yıllar yap işlet devret diye anıldıktan sonra ismi KÖİ oldu.
Türkiye’de toplam 130 milyar dolarlık KÖİ projesi yürütülüyor. Bunların içinde karayolları, havalimanı, yat limanları, gümrük tesisleri, demiryolları, şehir hastaneleri var.
Bunların sözleşme değerlerine göre toplamı 130 milyar dolar, yatırım değerleri ise 59 milyar dolar. Devlet, şirketlere bunları 59 milyar dolara yaparsan, 20-25 yılda işletirsen, gelirini buradan elde edersin diyor.
Sözleşme değeri ile yatırım değeri arasında ciddi bir fark var.
Bu şu demek: Devlet yapsa ve kendisi işletse 130 milyar dolar gelir elde edecek ama KÖİ modeliyle bundan vazgeçiyor, bu geliri özel sektöre havale ediyor.
Türkiye’de bankaların verdiği kredilerin yüzde 65’i bir yıl ve altı kısa vadeli kredilerden oluşuyor. Verebilecek gücü bu kadar, geri kalan kısmını da yurtdışından borçlanarak bulabiliyor.
Türkiye’deki şirketlerin büyük çoğunluğu kredi bulabilecek durumda değil. KÖİ projelerinde o sebeple Hazine devreye giriyor, bütün kredilere garanti veriyor. Yetmiyor, bu şirketlere gelir garantisi veriyor.